23 Nisan 2014 Çarşamba

Homo Erectuslarla İlgili "İlkel Tür İddiası" Sadece Önyargıdan İbarettir


homo erectus, kafatası hacmi
Homo erectus "dik yürüyen insan" anlamına gelir. Bu insanlar günümüz insanlarından farksız iskelete sahiptirler ve bizim gibi dik yürüyebilmektedirler. Evrimcilerin Homo erectus'u "ilkel" sayma nedenleri ise, kafatası hacimlerinin (900-1100 cc) günümüz insanının ortalamasından (1400 cc) küçük olması ve kalın kaş çıkıntılarıdır. Oysa bugün de dünyada Homo erectus'la aynı kafatası ortalamasında pek çok insan yaşamaktadır (örneğin pigmeler) ve bugün de çeşitli ırklarda kaş çıkıntıları vardır (Avusturalya yerlileri Aborijinler'de olduğu gibi). Homo erectus'un anatomik özelliklerinin günümüzde de görülmesi Homo erectus'un ilkel bir tür olmadığının kesin bir göstergesidir. Nitekim birçok evrimci artık Homo erectus'un gerçek bir insan olduğunu dile getirmektedir.
homo erectus
Darwinistlerin Homo erectus örneği, küçük kafatası hacmi nedeniyle Turkana çocuğu fosilidir. Oysa bu fosilin 12 yaşında bir çocuk olduğu ve büyüyünce 1.83 boyunda olacağı saptanmıştır. İskelet yapısı ise günümüz insanlarından farksızdır. Darwinistlerin "ilkel" yakıştırması yalnızca aldatıcı propagandalarının bir sonucudur.
Zeka, beynin hacmine göre değil, beynin kendi içindeki organizasyonuna göre değişir.176 Dolayısıyla Homo erectus'un küçük beyin hacmine sahip olması onun zekadan ve beceriden yoksun ilkel bir canlı olduğunu göstermez.
Homo erectus'u dünyaya tanıtan fosiller, her ikisi de Asya'da bulunan Pekin Adamı ve Java Adamı fosilleriydi. Ancak zamanla bu iki kalıntının da güvenilir olmadıkları anlaşıldı. Pekin Adamı, sadece alçıdan yapılmış ve aslı kaybolmuş modellerden ibaretti, Java Adamı ise bir kafatası parçası ile, ondan metrelerce uzakta bulunmuş bir leğen kemiğinden oluşuyordu ve bunların aynı canlıya ait olduğuna dair hiçbir gösterge yoktu. Bu nedenle Afrika'da bulunan Homo erectus fosilleri giderek daha fazla önem kazandı.
Afrika'da bulunan Homo erectus örneklerinin en ünlüsü, Kenya'daki Turkana Gölü yakınlarında bulunan "Turkana Çocuğu" fosilidir. Bu fosilin sahibinin 12 yaşında bir çocuk olduğu ve büyüdüğü zaman yaklaşık 1.83cm boyunda olacağı saptanmıştır. Fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır. Amerikalı paleoantropolog Alan Walker, "ortalama bir patoloğun bu fosilin iskeletiyle, bir günümüz insanı iskeletini birbirinden ayırmasının çok güç olduğunu" söyler.177
Nitekim evrimci paleoantropolog Richard Leakey bile Homo erectus'un günümüz insanı ile olan farklılığının ırksal farklılıktan öte bir anlam taşımadığını şöyle ifade eder:
Herhangi bir kişi farklılıkları fark edebilir: Kafatasının biçimi, yüzün açısı, kaş çıkıntısının kabalığı vs. Ancak bu farklılıklar bugün değişik coğrafyalarda yaşamakta olan insan ırklarının birbirleri arasındaki farklılıklardan daha fazla değildir. Böyle bir varyasyon, topluluklar birbirlerinden uzun zaman aralıklarında ayrı tutuldukları zaman ortaya çıkar.178
aborijin yerlisi ve eskimo
Üstte: Aborjin yerlisi.
Altta: Eskimo.
Homo erectus ile günümüz insanı arasındaki farklılık, yukarıdaki insanlarda görülen ırksal farklılıktan öte bir anlam taşımamaktadır.
Prof. William Laughlin, Eskimolar ve Aleut Adaları insanları üzerinde uzun yıllar anatomik incelemeler yapmış ve bu insanlar ile Homo erectus'un şaşırtıcı derecede birbirlerine benzediklerini görmüştür. Laughlin'in vardığı sonuç, tüm bu ırkların gerçekte Homo sapiens türüne (günümüz insanına) ait farklı ırklar olduğudur:

Hepsi Homo sapiens türüne ait olan Eskimolar ve Avustralya yerlileri gibi uzak gruplar arasındaki büyük farklılıkları dikkate aldığımızda, Homo erectus'un da kendi içinde farklılıklar taşıyan bu türe (Homo sapiens'e) ait olduğu sonucuna varmak çok mantıklı gözükmektedir.179
Laughlin'in bu görüşleri artık birçok evrimci tarafından açıkça kabul edilmektedir. Paleoantropoloji alanında dünyanın çeşitli ülkelerinden önde gelen isimlerin katıldığı Senckenberg Konferansı bu kabulün ön plana çıktığı konferans olmuştur:
"Senckenberg konferansındaki katılımcıların çoğu, Michigan Üniversitesi'nden Milford Wolpoff, Canberra Üniversitesi'nden Alan Thorne ve meslektaşlarının başlattığı ve konusu Homo erectus'un taksonomik konumu olan hararetli bir tartışmaya daldılar. Bu kişiler Homo erectus'un bir tür olarak geçerliliğinin olmadığını ve bütünüyle elimine edilmesi gerektiğini ısrarlı bir şekilde ileri sürdüler. Homo türünün bütün üyeleri, doğal herhangi bir ara veya alt bölüm olmaksızın, yaklaşık 2 milyon yıl öncesinden bugüne, çok fazla değişkenlik gösteren, geniş bir alana yayılmış tek bir türe, Homo sapiens'e aitti. Homo erectus'un bir tür olarak mevcut olmadığı, konferansın ana konusu oldu."180

Sonuç:



Homo erectus'un "ilkel" kabul edilmesinin temelinde yatan neden, sahip olduğu anatomik özellikler değildir. Evrimciler bu türü, Australopithecus ve Homo habilis gibi sıradan maymunlar ile günümüz insanı arasında var olduğunu düşündükleri boşluğu dolduracak bir malzeme olarak benimsemekte ve kullanmaktadırlar. Kısacası Homo erectus'un Homo sapiens'ten ayrı bir tür olarak tutulması, 'az gelişmiş' bir insan olduğundan değil, evrimcilerin önyargılarından kaynaklanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder