25 Nisan 2014 Cuma

Mağara Resimlerindeki Üstün Boya Tekniği


Fransız Pireneleri'ndeki Niaux Mağarası, eski dönemde yaşayan insanların yaptıkları birbirinden etkileyici resimlerle doludur. Resimler üzerinde yapılan karbon testleri bu eserlerin yaklaşık 14 bin yıl önce yapıldıklarını göstermektedir. Niaux Mağarası'ndaki resimler 1906 yılında gün ışığına çıkarılmışlardır ve o günden bu yana da detaylı olarak incelenmektedirler. Mağaranın en süslü bölümü, Siyah Salon olarak adlandırılan karanlık bir kesimdeki yüksek bir oyuktan oluşan köşedir. Bizon, at, geyik ve dağ keçisi resimlerinin olduğu bu bölümle ilgili olarak, Modern İnsanın Kökeni kitabında Roger Lewin şu yorumu yapmaktadır: "... kompozisyonlar, yapılışlarında yaratıcılık ve bilincin etkili olduğu izlenimini vermektedir.9
Bu resimlerle ilgili bilim adamlarının ilgisini çeken en önemli unsurlardan biri de kullanılan boyama tekniğidir. Yapılan araştırmalar, bu resimlerde doğal ve yerel kaynakların biraraya getirilerek özel karışımlar elde edildiğini göstermektedir. Şüphesiz bu, ilkellikten henüz çıkmış varlıkların yapamayacağı bir düşünme, planlama ve üretme yeteneğinin göstergesidir. Roger Lewin, bu boyama tekniğini şöyle anlatmaktadır:
Boya yapımında kullanılan maddeler (pigmentler) ve mineral dolgu maddeleri, Üst Paleolitik insanlarca özenle seçilerek, özel bir karışım oluşturmak üzere 5-10 mikrona dek inceltiliyordu. Siyah boya, tahmin edileceği gibi, odun kömürü ve manganezdioksitti. Ancak ilgi, daha çok, dolgu maddeleri üzerine yoğunlaşmıştı. Dolgu maddeleri, renklere canlılık verdiği gibi, adından da anlaşılacağı üzere, boyayı kalınlaştırmaya da yarar. Dört değişik türü olduğu anlaşılan bu maddeleri, araştırmacılar birden dörde kadar sıralamışlardır: Talk, barit, potasyum feldispat ve biyotit (mika) ağırlıklı feldispat potasyum. Clottes ve arkadaşları bu dolgu maddelerini kendileri de denemişler ve çok etkili olduğunu görmüşlerdir.10
Görüldüğü gibi kullanılan teknik, son derece ileridir. Bu da açık bir gerçeği yeniden gözler önüne sermektedir: Geçmişte ilkel olarak adlandırılan herhangi bir varlık yaşamamıştır. İnsan ilk var olduğu günden beri, düşünme, konuşma, akletme, kavrama, değerlendirme, plan yapma, üretme yeteneği olan üstün bir varlıktır. Resimlerini renklendirmek için dolgu maddesi kullanan, bu dolgu maddelerini hazırlamak için tarik, barit, potasyum feldispat ve biyotit gibi kimyasalları başarıyla biraraya getiren kimselerin sözde maymunsuluktan yeni çıkmış, henüz medenileşmiş varlıklar olduklarını iddia etmek akla ve mantığa aykırıdır.

Mağara resimlerinde kullanılan boyalar, kimya eğitimi almış bir üniversite öğrencisinin dahi elde etmesinin oldukça zor olduğu bir karışımla yapılmıştır. Çok kompleks formüllü bu boya karışımlarını, kimya mühendisleri ancak laboratuvarlarda elde edebilirler. Talk, barit, potasyum feldispat ve biyotit gibi maddelerin kullanımıyla elde edilen boyaların, detaylı bir kimya bilgisi gerektirdiği açıktır. Bu bilgiye sahip olan insanları ise sözde "yeni gelişmiş" olarak nitelemek mümkün değildir.
 





Bu resimde sanatçı, üç boyutlu bir görüntü oluşturmuş. Üç boyutlu görüntü oluşturmak ancak çok iyi sanat ve resim eğitimi almış kişilerin yapabileceği bir tekniktir. Pek çok kişi bu detaylı sanatı uygulayamaz.






 
Tarihleri MÖ 35 binli yıllara kadar uzanan mağara resimlerindeki boyalarda dönemin insanları, mangan oksid, demir oksid, demir hidroksid, dentin kili (omurgalı hayvanların dişlerindeki kolajen ve kalsiyum tuzundan meydana gelen iç kısım) gibi elementler ve maddeler kullanıyorlardı. Kimya eğitimi olmayan bir insandan, bu resimlerden herhangi birindeki boyayı elde etmesi istense, bu kişi hangi elementi kullanacağını, bu elementi nereden, nasıl bulabileceğini, hangi elementi hangisiyle, nasıl karıştırması gerektiğini bilemez. Ayrıca dönemin insanlarının sadece kimya konusunda değil, hayvan anatomisi konusunda da bilgili oldukları anlaşılmaktadır. Omurgalı hayvanların dişlerindeki kolajen ve kalsiyum tozlarından oluşan maddelerden faydalanmaları bunun bir göstergesidir.
Sağ alttaki at resmi, Niaux Mağarası'ndaki resimlerden biridir. Yapılan çalışmalar bu resmin yaklaşık 11 bin yıl öncesine ait olduğunu göstermiştir. Resmin, bölgede yaşayan atlarla olan benzerliği, resmi yapan kişinin yeteneğini göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bu resimleri yapanların, gelişmiş bir sanat anlayışına sahip kişiler olduğu açıktır. Söz konusu resimlerin mağara duvarlarına yapılmış olması, bu kimselerin ilkel koşullarda yaşadığını gösteren bir delil kesinlikle değildir. Sadece kişisel seçimleri nedeniyle tuval olarak bu duvarları kullanmış olmaları oldukça yüksek bir ihtimaldir.

Blombos Mağarası’nda Bulunan Eserler,
İnsanın Evrimi Senaryosunu Bir Kez Daha Yıkıyor!

Blombos Mağarası'nda bulunan üstte görülen boncuklar ve bulunan çeşitli süs malzemeleri, dönemin insanlarının estetikten anlayan, sanatı bilen, güzellikten hoşlanan kişiler olduğunu göstermektedir. Bunlar sözde ilkel varlıklar tarafından meydana getirilmiş olamaz.
Güney Afrika sahillerindeki Blombos Mağaralarında yapılan kazılarda elde edilen veriler, insanın evrimi senaryosunu bir kez daha alt üst etti. Daily Telegraphgazetesi konuyla ilgili haberi, "Taş Devri Adamı O Kadar Saf Değilmiş" (Stone Age Man Wasn't So Dumb) başlığıyla verdi. Birçok gazete ve dergide ise haber, "eski insanlarla ilgili teorilerin tamamen değiştirilmesi gerektiği" şeklinde yorumlandı. Örneğin BBC News konuyu şu şekilde bildiriyordu: "Bilim adamları bu buluşun, modern düşünme yöntemlerinin tahmin edilenden çok daha önce gelişmiş olduğunu gösterdiğini düşünüyorlar."11
Blombos Mağaralarında, bundan 80 bin -100 bin yıl öncesine ait toprak boya kalıpları bulunmuştu. Bu kalıpların hem vücut hem de sanat eserlerinin boyamasında kullanıldığı tahmin edilmekteydi. Bu buluştan önce bilim adamları, insanın düşünme, kavrama ve üretme yeteneğinin geliştiğini gösteren verilerin en erken 35 bin yıl önce ortaya çıktığını öne sürüyorlardı. Bulunan bu kalıplar ise söz konusu iddiayı tamamen sarstı. Evrimci bilim adamlarının sözde ilkel, hatta yarı maymunsu olarak nitelendirdikleri bu dönemin insanları, tıpkı günümüz insanları gibi kavrama ve üretme yeteneğine sahipti.

Chauvet Mağarası’ndaki Olağanüstü Resimler

Chauvet Mağarası 1994 yılında keşfedildi ve bulunan resimler, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Bundan önce Ardeche'deki sanat eserleri, Lascaux'daki 20 bin yıllık resimler ya da İspanya Altamira'daki 17 bin yıllık eserler de ilgi çekmişti ama Chauvet'deki eserler çok daha eski bir zamana aitti. Karbon-14 yöntemiyle yapılan tarihlendirme çalışmaları sonucunda, bu resimlerin yaklaşık 35 bin yıllık olduğu ortaya çıktı. National Geographic dergisinde Chauvet'deki eserlerle ilgili şu yorum yapılmaktaydı:
Mağaranın ilk fotoğrafları uzmanlar kadar kamuoyunu da büyüledi. On yıllar boyunca akademisyenler sanatın ilkel çizimlerden canlı, natüralist resimlere doğru kademeli olarak ilerlediği kuramını ortaya koymuşlardı... Daha ünlü mağaralarda yer alan resimlerin yaklaşık iki katı yaşında olan Chauvet'deki resimler, sadece tarih öncesine ait sanatın bulunduğu en yüksek noktayı değil, aynı zamanda sanatın bilinen en eski başlangıcını temsil ediyordu. 12

Chauvet Mağarası'ndaki "Atlar Paneli", yaklaşık 6 metre uzunluğunda bir duvar tablosudur. Saldırı halindeki gergedanlar, gür yeleli atlar, bizonlar, aslanlar ve uzun boynuzlu bir tür sığır sürüsünün resmedildiği bu tablo, hayranlık uyandırıcı bir estetiğe sahiptir. Evrimcilerin ilkel çizimler bekledikleri bir dönemde sanatın bu derece gelişmiş olması, Darwinist iddialara göre açıklanması mümkün olmayan bir durumdur.
 



Mağara resimlerindeki gelişmiş sanat anlayışı karşısında, evrimciNational Geographic dergisi bu resimleri, "Bizim gibi insanlar"başlığıyla sundu.
 



Chauvet Mağarası'nda kırmızı boya maddesi kullanılarak resmedilmiş leopar resmi.
Yaklaşık 6 metre uzunluğundaki panelin atlar bölümünden bir kesit görülmektedir.

Lascaux Mağaralarındaki 16.500 Yıllık Astronomi Haritaları

Bilim adamlarının araştırmalarına göre, at resminin alt kısmında yer alan noktalar, Ay'ın 29 günlük devrini göstermektedir.
Geyik resminin altına çizilmiş olan 13 noktalı dizi ise, Ay'ın bir ay içindeki döngüsünün yarısını temsil etmektedir.
Münih Üniversitesi'nden araştırmacı Dr. Micheal Rappenglueck, Lascaux Mağaralarında yaptığı incelemeler neticesinde, bu mağaraların duvarlarında yer alan resimlerin astronomik anlamlar taşıyor olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Mağara duvarlarında yer alan figürler, fotogrametri yöntemi kullanılarak bilgisayar ortamında yeniden yapılandırılmış ve ortaya çıkan geometrik çizim, dairelerin, açıların ve düz çizgilerin birer anlam taşıyor olabileceğini göstermiştir. Bilgisayar ortamında yapılan hesaplamalara, ekliptik eğrilik, ekinoksun eksen sapması, yıldızların düzenli hareketleri, Ay'ın ve Güneş'in çap ve yarı çap ölçümleri, evrendeki kırılmalar ve bastırılmalarla ilgili tüm değerler eklenmiştir. Ve yapılan incelemeler sonucunda bu çizimlerin bazı yıldız takımlarını ve Ay'ın belirli hareketlerini işaret ettiği görülmüştür. BBC kanalı bilim ve teknik bölümü konuyla ilgili şu bilgilere yer vermiştir:
Orta Fransa'da bulunan Lascaux Mağaralarındaki ünlü duvar resimlerinde tarih öncesine ait (gece) gökyüzü haritası keşfedildi. 16.500 yıllık tarihe sahip olduğu tahmin edilen harita, günümüzde Yaz Üçgeni (summer triangle) olarak bilinen üç parlak yıldızı gösteriyor. Lascaux çizimleri arasında ayrıca, Pleidas yıldız kümesinin de haritası bulundu... 1940'larda keşfedilen duvarlar atalarımızın sanatsal kabiliyetini gösteriyordu. Ancak bugün artık söz konusu çizimlerin, onların bilimsel bilgi seviyesini de gösterdiği anlaşılmıştır.13
Darwinistlerin iddialarına göre, bu resimleri yapanlar sözde ağaçlardan henüz inmiş, zihinsel gelişimlerini henüz tamamlamaya başlamış varlıklardır. Ancak gerek bu resimlerin sanatsal değerleri, gerekse son araştırmaların gösterdiği neticeler, evrimcilerin bu iddialarını geçersiz kılmaktadır. Söz konusu resimleri yapanlar hem üstün bir estetik anlayışa, hem gelişmiş sanat tekniğine, hem de araştırmaların gösterdiğine göre bilimsel bilgiye sahip insanlardır.
Lascaux Mağaralarındaki İnek Figürleri
Lascaux Mağaralarındaki Bizon Figürleri


Solda - Lascaux Mağarası'ndan Rotunda'nın kuzey duvarı
Üstte - Lascaux Mağarası'ndan 17.000 yıllık hayvan figürleri
Altta - At figürü
Resimlerde hareketlilik ve canlılık mükemmel bir şekilde yansıtılmıştır. Bu resimler, akademik eğitim alan kişilerin yapabileceği kalitede, son derece estetik çalışmalardır. Böyle mükemmel sanat eserleri ortaya çıkaran kimselerin zihinsel olarak geri olduklarını söylemek mümkün değildir.







"En Eski Ay Takvimi Tanımlandı" başlığıyla BBC'nin internet sitesinde yer alan haber, Darwinistlerin "toplumların evrimi" iddiasını bir kez daha çürüten bilgiler içermekteydi.




 

Kuzey Afrika’daki Kaya Kabartmaları ve Resimleri,
Evrimcileri Hayrete Düşürüyor

Yaklaşık 7 bin yıllık olan bu zürafa kabartmaları, görenlere "sürünün hareket halinde olduğu hissini" verecek mükemmellikte yapılmış. Bu eserin düşünebilen, muhakeme yeteneği olan, kendisini ifade edebilen, üretebilen, sanat anlayışı olan insanların ürünü olduğu çok açıktır.
Yine yaklaşık 7 bin yıllık olan bu resimde, müzik aleti çalan bir adam görülmektedir. Yandaki diğer resimde de, Botswana'da yaşayan Dzu yerlilerinden biri benzer bir müzik aletini çalarken görülmektedir. 7 bin yıl önce kullanılan bir müzik aletinin çok benzerinin bugün halen kullanılıyor olması dikkat çekici bir durumdur. Bu, Darwinistlerin iddiasını yıkan örneklerden biridir. Darwinizm'in iddia ettiği gibi medeniyet hep ileri gitmemekte kimi zaman da binlerce yıl aynı şekilde kalmaktadır. Bu adam 7 bin yıldır var olan bir müzik aletini kullanmaya devam ederken, dünyanın öbür ucunda en gelişmiş müzik aletleriyle senfoniler bestelenmekte, her iki kültür de aynı dönemde yaşanmaktadır.



Soldaki 7 bin yıllık duvar resminde görülen flüt çalan insan figürü, dönemin insanlarının müzik bilgisine ve kültürüne dolayısıyla, gelişmiş bir zihniyete ve medeniyete sahip olduklarını göstermektedir. Sağdaki resimde ise günümüzde Botswana'da yaşayan yerlilerden biri, benzer bir müzik aletini çalarken görülüyor.
 



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder